Bağımlılık, kişinin bir maddenin ya da bir eylemin ona zarar verdiğini bilmesine rağmen o maddeyi kullanmaya ya da eylemi yapmaya devam etmesidir. Bağımlı olan kişi ailesiyle, sosyal çevresiyle problemler yaşamaya başlasa da o eylemi yapmaya ya da maddeyi kullanmaya devam eder ve kendini durduramaz. Bağımlı kişiler, ‘ben bağımlı değilim’, ‘bir kereden bir şey olmaz’, ‘istediğimde bırakabilirim’ gibi cümleleri sık kullanırlar. Her boşluk bulduklarında bağımlı oldukları nesneye gitmek isteyebilirler. Günümüzde en yaygın bağımlılıklardan birkaçı madde ve kumar bağımlılığıdır. Zihinde nörotransmitterde var olan ve aktivite yaparken serotonin, dopamin, nörepinefrin, glutamat salınımı artar. Beyin merkezimizde ise ‘dur’ ve ‘git’ diyen bölüm bulunur. Yapmak istediklerimizde ‘git’ bölümü aktifken yapmak istemediğimiz veya yapmamamız gerekenlerde ‘dur’ kısmı aktiftir. Bağımlı olan beyinde ‘dur’ kısmı sessizleşirken ‘git’ kısmı daha fazla aktifleşir. Kişinin karar verme mekanizmasında bozulmalar görülür ve kişi yaptığı eylemin sonucunu ön görmekte zorlanmaya başlar. Bağımlı olan kişi kumar oynarken ya da madde kullanırken dopamin hormonunda yüksek bir artış görülür kişi kumarı oynamaya ya da maddeyi kullanmaya devam ettikçe beyin dopamini salgılamayı yavaşlatmaya başlar ve dışarıdan gelmesini bekler. Bu durum ise kişi de mutsuzluk, halsizlik, yorgunluk, isteksizlik gibi duygulara neden olur. Dopaminin karşılanması için de istemeden de olsa kendini bağımlılık yapıcı maddenin yanında bulur. Bağımlı kişiler yalan söyleme, borç alma, özellikle kumar oynarken yoğun öfke problemi yaşayabilirler. Hayat standartlarının değişimi ve neredeyse hiç sermayelerinin kalmadığıyla yüzleşebilirler. Bu durum ise hırs oluşturabilir ve kaybedilen parayı tamamlamak için daha çok oynama eğilimi gerçekleşebilir. Fakat genellikle daha çok kayıpla sonuçlanır. Bağımlılık tedavisi mümkündür. Psikoterapi ve ilaç faydalı olacaktır. Kişilerin sosyal çevrelerinde onların bağımlılığını tetikleyen kişilerle iletişimini kesmesi, borç aldıkları kişilerin para vermemesi, kişilerin yanlarında sadece ihtiyaçları kadar para bulundurmaları, özellikle de eş ve aile desteği büyük önem taşır. Eş, aile desteği ve aktiviteler beyindeki dopamin, serotonin artışı oluşturduğu için kişilerin zararlı maddeye ve kumara olan eğilimi azalacak, kendilerine yeni bir hayat stili oluşturmalarında fayda sağlayacaktır. Bağımlı olan kişilerin yakınları da bu süreçten bağımlı olanlar kadar etkilenebilir. Bu nedenle yakınlarının da psikoterapi alması bu süreçte faydalı olacaktır. Bağımlılık süreci zor ama başarılı olabileceğiniz bir süreçtir. Bağımlı olan kişi azimli ve istekli olduğu sürece aile desteği ile birlikte bağımlılık durumunu sonlandırabilir. Daha fazla bilgi almak için Alanya Klinik Psikolog Gülderen Akdağ sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.
